Hissiyatlı İnsan.

-Berkay sen niye o nevresimin içine battaniyeyi değil de kendini sokuyosun bilader?
-Böyle yapınca kendimi elmalı kurabiyenin içindeki elma olarak hissedebiliyorum.

Fondue Chocolate.

Çocukluğumda teyzemlerde ''Fondue'' diye bir yemek yemiştik.Fritöz gibi bir aletin içine,ucuna kuşbaşı etleri takıp hazıladığımız uzun çatalımsı şeyleri batırarak yediğimiz, ''kendin pişir kendin ye!'' felsefesini barındıran, epey zahmetli,bir o kadar da keyifli bir yemekti.Tesadüf odur ki; bu gün bu icadı gördüm ve bayıldım.Eve çıkınca beklediğim 2. ev hediyesi: ''Fondue Çikolata Seti.'' Tam lezzet,full romantizm. Tatmak isteyenler için adres: Kahve Dünyası.Aklıma geldikçe,gördükçe,duydukça beklediğim hediyelere yenilerini ekleyeceğim.

Yılbaşı Sendromu.

Yarının pazartesi olması gibi birşey.Geliyor yılbaşı,hala bir planım yok.Yapmacık ''10-9-8...'' li muhabbetler istemiyor keyfim.''Yeni yıla nasıl girersen,tüm yıl öyle geçermiş.'' geyiği doğrultusunda plan yapmak da iQ yoksunluğu.Kırmızı don giyme eylemi salakça,ama uyguluyorum.Bu yılbaşının da sevimsiz geçeceğine dair kuvvetli bir hissiyat var içimde.Telafisini düşünerek,önümüzdeki seneye evimizde vereceğimiz Twister'lı partiye herkesi davet ediyorum.Erken rezervasyonlar başladı.

Style.



hırka:£25.00,t-shirt: £12.00, kot:£35.00, ayakkabı: £25.00
İzmir'de Topman'i kapatanlara sosyal mesaj:tutsiki-koyama.

Kaygısız Olabilme Yetisi.

Ortadan ikiye ayırıp marangoza versen,bi evin mobilya takımını çıkartacak kapasitedeki bir kütük gibi hissediyorum bu aralar kendimi.Bunu bile hissedebilmem,hissiyatlı bi insan olduğum gerçeğini sergiliyor,biliyorum da; bilmediğim husus neden böyle olduğu? Yahut,bu durumun iyiyi mi,kötüyü mü işaret ettiği? Hani şurada bahsettiğim; bi şarkı duyduğunda acıtasyon triplere bağlayan ve bundan haz alan çocuktan eser yok.Farkında olmadan kaygısız olabilme yetisini kazandığım gibi melankolik olabilme yetimi kaybettim.2'sini bir arada götürme yetisini kazandığım gün tekrar bilgi alacaksın.
-Sorduk; ilacımız Issız Adam'mış.

Living Colors.

Philips'in LED teknolojisini kullanarak piyasaya sunduğu bu lambacık 16 milyon renge sahip.Uzaktan kumandasıyla ruhsal durumuna göre veriyorsun çoşkuyu.Seneye eve çıktığımda itinayla ev hediyesi olarak beklenir.Ürünü benim için buradan inceleyip, yine benim için şuradan alabilirsiniz.

Sosyal Bir Tabu.

Yemek esnasında veya değilsin farketmez.Karşındaki insanla muhabbet ederken, dişindeki kırmızı veya yeşile çalan yemek kırıntısını görüyorsun:''Söylesem mi,söylemesem mi? Lan söylesem de nasıl diyecem ki? Nese sittiret..'' felsefesini benimsiyorsan yanlış yoldasın.Bu narin konudaki hassas tabuyu bir an önce yıkmalısın ve karşındakini uyarmalısın.Sebebi empatide saklı.

Moda-ymış.

E be kızım sen, Sarı Çizmeli Mehmet Ağa'nın çizmelerinin çiçekli böcüklüsüne 450 milyon verip kaniş tavırlarınla insanlarla aynı gezegeni paylaşabilme cürretini hala kendinde buluyorsan; ben senin ta olmayan aklına sıçam.Bildiğin lağımcı bunlar.

Kime Ne?

aklına geliyorsam eğer,kendini görüyorsan bende,yorma kafanı sen hiçbirine.Kime ne, kime ne? çal beni de.kime ne,al beni de..!Athena-Kime Ne?

YepNo?

dirseklerimi duvara dayamış,suyun parmak uçlarıma kadar süren serüvenini izlerken bir yol seçmemin gerekliliğini düşündüm:
''sıcak ve soğuk suyu aynı anda kapatmaya başlayacağım.başıma düşen son damla sıcak olursa evet,soğuk olursa hayır diyeceğim.''
nitekim vücuduma düşen son damlanın bile ılık olması, vicdanımla oynadığım kumarın belirsizliklerle dolu hayatıma yön veremeyeceği gerçeğini değiştirmedi.belki yarın da kağıt makas taş oynarım..

August.

Çok boş bir film olmasına karşın; elemanın yaşadığı eve,bindiği arabaya ve yaşam tarzına imrendiğim için çevirip çevirip izlediğim şey'dir.Bir webdesign şirketinin tarzına düşkün flinta patronu olması da cabası. Kirli t-shirtünü ofisinde çıkartıp,temizini yine ofisindeki t-shirt çekmecesinden giydikten sonra rutin işlere devam etmesi de ayrı bir bohem.Hayat sana güzel Tom.
hem peydahlamış-hem tasarlamış: halildogan*
fu©k-copyright 2008-????