-Berkay sen niye o nevresimin içine battaniyeyi değil de kendini sokuyosun bilader?
-Böyle yapınca kendimi elmalı kurabiyenin içindeki elma olarak hissedebiliyorum.
Fondue Chocolate.

Yılbaşı Sendromu.

Kaygısız Olabilme Yetisi.
Ortadan ikiye ayırıp marangoza versen,bi evin mobilya takımını çıkartacak kapasitedeki bir kütük gibi hissediyorum bu aralar kendimi.Bunu bile hissedebilmem,hissiyatlı bi insan olduğum gerçeğini sergiliyor,biliyorum da; bilmediğim husus neden böyle olduğu? Yahut,bu durumun iyiyi mi,kötüyü mü işaret ettiği? Hani şurada bahsettiğim; bi şarkı duyduğunda acıtasyon triplere bağlayan ve bundan haz alan çocuktan eser yok.Farkında olmadan kaygısız olabilme yetisini kazandığım gibi melankolik olabilme yetimi kaybettim.2'sini bir arada götürme yetisini kazandığım gün tekrar bilgi alacaksın.
-Sorduk; ilacımız Issız Adam'mış.
Living Colors.
Sosyal Bir Tabu.

Moda-ymış.
Kime Ne?

YepNo?
dirseklerimi duvara dayamış,suyun parmak uçlarıma kadar süren serüvenini izlerken bir yol seçmemin gerekliliğini düşündüm:
''sıcak ve soğuk suyu aynı anda kapatmaya başlayacağım.başıma düşen son damla sıcak olursa evet,soğuk olursa hayır diyeceğim.''
nitekim vücuduma düşen son damlanın bile ılık olması, vicdanımla oynadığım kumarın belirsizliklerle dolu hayatıma yön veremeyeceği gerçeğini değiştirmedi.belki yarın da kağıt makas taş oynarım..
''sıcak ve soğuk suyu aynı anda kapatmaya başlayacağım.başıma düşen son damla sıcak olursa evet,soğuk olursa hayır diyeceğim.''
nitekim vücuduma düşen son damlanın bile ılık olması, vicdanımla oynadığım kumarın belirsizliklerle dolu hayatıma yön veremeyeceği gerçeğini değiştirmedi.belki yarın da kağıt makas taş oynarım..
August.

Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
fu©k-copyright 2008-????