Bir varmış bir yokmuş.Annem ve teyzelerim her gece uyumadan önce dayılarından masal anlatmasını isterlermiş.Her gece farklı bir masal anlatmaktan bitap düşen dayı günün birinde bitmeyen bir masal bulmuş: ''Damdan düştü bir kurbağa.Onu gördü bir jandarma.Aldı götürdü,gömdü mezara ve şöyle yazdı mezar taşına: Damdan düştü bir kurbağa.Onu gördü bir jandarma.Aldı götürdü,gömdü mezara ve şöyle yazdı mezar taşına: Damdan düştü bir kurbağa...'' Görüldüğü üzere masal dünyasında tüm klişeleri yıkmış,ölü bir kurbağayla yardımsever bir jandarma arasında geçen bu kısa bir o kadar da uzun soluklu başyapıtta başrolü oynayan kurbağamız kimseyle yiyişmiyor,emişmiyor hatta gömüşmüyor ve masal sonunda prense ya da prensese falan da dönüşmüyor.Bildiğin kurbağa yani; masalın başında neyse sonunda da o.En ekşınlı noktası masalın sonunda ani bir refklesle canlandıktan sonra 3 kere zıplayıp gökten düşen 3 elmadan bir çırpıda kurtuluverdiği o sahne.Neyse çok anlatmayayım.Diyeceğim odur ki ben bu bitmeyen masalın yaratıcısı güzide dayıya sorarım: ''Bez Bebek ve Cennet Mahallesinin senaryolarında da parmağın var mı?'' Varsa çek o parmağı da bitsin bu çile.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
fu©k-copyright 2008-????
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder