030.

Full length UNCUT version of '030' by The Good The Bad.
Directed by Jeppe Kolstrup.

Is This England?

Bi zamanlar old school abların, skinhead abilerin uniformaları; şimdilerde godoman amcaların,tiki ablaların cicileri.Hani marjinal onlardı? Bana subculture,underground falan kelime oyunu yapmasınlar bundan gayrı.Yoksa siz de çoktan endüstriyelleştirebildiklerimizden misiniz?

Big Fish.

hayat ne yaşadığın değil nasıl anlattığındır; hikayedir,masaldır.
''the biggest fish in the river gets that way by never being caught''

Teyzen.


Bu gün kantinde gördüğün ayran içen tonton teyzeye gidip onun ne kadar sevimli göründüğünü,onu hiç tanımamama rağmen ne kadar iyi bir insan olduğunu söyleyebilecek kadar anlamsız bir medeni cesareti kendimde görüp onunla konuşsaydım; o da tüm gününü anlamsız bir mutlulukla geçirip eve gidince çocuklarına ya da kocasına beni anlatıp anlamsız mutluluklar silsilesini onlara aşılayabilirdi.Olmadı,yapamadık.

Datlu Dil.

Şarkıları da filmler gibi çevirsek;
fuck you'lar lanet olsalar..!
''If you love me, with all of your heart.
If you love me, I'll make you a star in my universe.
You'll never have to go to work.
You'll spend everyday, shining your light my way.''
TR
Hele bi karım ol; seni gözümün nuru başımın tacı yapacağım.
Evinin kadını çocuklarının anası olacaksın;
Elini soğuk sudan sıcak suya sokmayacaksın.
Eyy göğnümün sultanı gel bana bazı bazı!! ''

Come Back Home.

Çok şey yaşayıp hiç birşey yaşamamış gibi hissetmektense;hiç birşey yaşamayıp çok şey hissetmenin verdiği o enfes cazibeyle yudumlarken ayranlarımızı bir de bakmışız ki ayrı kalmışız.Lakin quaresmatik tavırlarımızdan ödün vermeden gırgızistandan gelip na bu torpaklara varmışız.Aloha!

İyi Aile Çocuğu Ben.

Şirinleri Koruma Besleyip Büyütme Derneği'nin onursal başkanlığını yapan ben, verdiğim basın demecinde iyi bir aile çocuğunun gün içinde neler yapabileceğine dair bir açıklama yapıyor: Evde biten yumuşatıcının farkına varıp yeni bir tane almaya gidişimde bana eşlik eden flip flop terliklerim ve çilekli milkshake'ime teşekkürü bir borç bilen ben,yumuşatıcının kokusuna karar vermek için yaklaşık kırkbeş dakika ayırabiliyor.Kinetik enerjisini televizyon karşısında çekirdek çitleyerek potansiyel enerjiye dönüştüren o ben, Beyaz şovda Kibariye'yi izleyebiliyor hatta dinleyebiliyor; lakin hangisinin daha tehlikeli bir eylem olduğuna karar veremiyor.Tüm bunları yaparken an ve an dünya kupası sıçabilme tehlikesi yaşıyor.Hep kendinden bahsedecek kadar megolaman olmayan bu ben,rutinlerinde önemli rol oynayan insanları unutmamakla birlikte onlara memetalibey aracılığıyla selam gönderiyor; üç gündür kahvaltı için söylediği kaşarlı pideyi getiren kurye artık apartman kapısının şifresini kendi girebiliyor.Ha bi de avucumun içindeki şu ben çok enterasan ; kuş pislemiş gibi.

S***R By Hummel.


S***R BY HUMMEL - Hi 01 grey and white leather and suede trainers EUR 108,00
hem peydahlamış-hem tasarlamış: halildogan*
fu©k-copyright 2008-????